İçeriğe geç

Kötürüm neden olur ?

Kötürüm Neden Olur?

Toplumda kötürüm olma durumu, çoğu zaman fiziksel veya zihinsel engellilikle ilişkilendirilir. Ancak bu durum, sadece biyolojik ya da tıbbi bir mesele olmaktan çok daha fazlasıdır. Kötürüm olma, sosyal, kültürel ve ekonomik dinamiklerle şekillenen karmaşık bir olgudur. Peki, kötürüm neden olur? Sadece bireysel sağlık sorunları mı yoksa toplumsal yapılar da bu durumu şekillendiren önemli bir rol oynar mı?

Bu soruları, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi önemli dinamiklerle ele alırken, bir yandan da toplumun bu konudaki bakış açılarını sorgulamayı amaçlıyoruz. Hep birlikte, kötürüm olmanın sadece bireylerin değil, aynı zamanda toplumun bir sorunu olduğunu anlamaya çalışacağız.

Toplumsal Cinsiyet ve Kötürüm Olma

Kadınlar ve erkekler, toplumda farklı şekillerde kötürüm olma deneyimleri yaşar. Kadınlar, tarihsel olarak cinsiyetlerine dayalı ayrımcılığa maruz kalmış ve fiziksel ya da psikolojik engelleri ile toplumsal rollerine uyum sağlamak zorunda kalmışlardır. Kadınların kötürüm olma deneyimi, genellikle empati ve toplumsal dayanışma ile ilişkilendirilirken, erkekler bu deneyimlerini daha çok çözüm odaklı ve analitik bir şekilde ele alma eğilimindedir.

Kadınların toplumsal rollerinden kaynaklı engellenmiş fırsatlar, kötüleşmiş sağlık hizmetlerine erişim, fiziksel ve duygusal şiddet gibi faktörler, kadınları daha fazla kötürüm olmaya iten sebepler arasında yer alır. Kadınlar, toplumda genellikle “bakım veren” olarak görüldükleri için, kendi sağlıklarına yeterince özen göstermemek zorunda kalabilirler. Ayrıca, kadınların engelli olduklarında toplum tarafından genellikle “korunması gereken” ve “yardıma muhtaç” olarak görülmesi, onları toplumsal yaşama dahil etme konusunda engeller oluşturur.

Kadınların kötürüm olma durumunun, duygusal ve toplumsal yönü öne çıkar. Kadınlar, daha fazla empati ve şefkatle karşılaşırken, aynı zamanda bu “yardıma muhtaç” rolleri de onları toplumsal cinsiyet ayrımcılığının bir parçası haline getirebilir.

Erkeklerin Çözüm Odaklı Yaklaşımı ve Analitik Bakış Açısı

Erkeklerin kötürüm olma durumu, genellikle daha analitik bir perspektiften ele alınır. Toplumda erkeklerin güçlü, bağımsız ve çözüm odaklı olma gibi baskın normları bulunur. Bu nedenle, erkekler engellilik ya da fiziksel zorluklar yaşadıklarında, bu durumlarını çözüm odaklı bir bakış açısıyla aşmaya çalışırlar. Ayrıca erkeklerin sağlık hizmetlerine daha az başvurduğu ve duygusal durumlarını daha az dile getirdiği de sıklıkla gözlemlenir.

Erkeklerin kötürüm olma deneyimi, toplumsal normlarla örtüşmeyen bir durum olarak kabul edilir ve çoğu zaman dışlanma veya damgalanma riski taşır. Toplum, erkeklerin duygusal olarak güçlü olmalarını beklerken, fiziksel zorluklarla başa çıkmalarını da onlardan çözebilecekleri bir mesele olarak görür. Bu, erkeklerin engellilik ya da kötürüm durumlarını daha çok gizlemelerine, daha az yardım istemelerine ve içsel bir baskı altında kalmalarına yol açabilir.

Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Perspektifinden Kötürüm Olma

Toplumsal çeşitlilik, insanların farklı geçmişlere, kimliklere, inançlara ve yaşantılara sahip olduklarını kabul eder. Kötürüm olma durumu da çeşitlilik içinde şekillenen ve her bireyin farklı şekilde deneyimlediği bir durumdur. Örneğin, engellilik sadece fiziksel ya da zihinsel sorunlarla sınırlı kalmaz. Aynı zamanda, toplumsal engeller, ayrımcılık ve eşitsizlik gibi faktörler de insanların kötürüm olmalarına neden olabilir.

Sosyal adalet perspektifi, toplumun tüm bireylerine eşit fırsatlar sunmasını ve her birinin yaşama hakkının korunmasını savunur. Kötürüm olma, bazen sadece fiziksel bir engel değil, toplumun dışladığı ya da fırsat tanımadığı bir duruma dönüşebilir. Çeşitli etnik gruplardan gelen, düşük gelirli, LGBTQ+ bireyler ya da başka toplumsal gruplara mensup insanlar, kötürüm olma konusunda daha fazla ayrımcılığa ve dışlanmaya maruz kalabilir. Bu dışlanmışlık, hem toplumsal yapının hem de bireylerin engellilik deneyimlerini daha da karmaşık hale getirebilir.

Kötürüm Olma ve Toplumun Sorumluluğu

Kötürüm olma, sadece bireysel bir durum değildir; toplumların nasıl yapılar kurduğuyla doğrudan ilişkilidir. Sağlık hizmetlerine erişim, eğitim, çalışma hayatı ve sosyal destekler gibi alanlarda yaşanan eşitsizlikler, bir kişinin engellilik deneyimini belirler. Toplumlar, bu dinamikleri göz önünde bulundurarak engelliliğe karşı daha duyarlı, kapsayıcı ve eşitlikçi yapılar oluşturmalıdır.

Kötürüm olmanın sadece fiziksel ya da biyolojik bir durum olmadığını anlamak, bizlere daha eşitlikçi ve adil bir toplum kurma sorumluluğunu yükler. Peki, bizler toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet perspektifinden bakarak engellilik konusunda nasıl bir değişim yaratabiliriz? Kendi toplumumuzda bu dinamikleri göz önünde bulundurarak, engellilik anlayışını nasıl daha kapsayıcı hale getirebiliriz? Bu soruları tartışmak, toplum olarak daha adil bir yaşam alanı yaratma adına önemli adımlar atmamıza yardımcı olabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
ilbet yeni giriş adresibetexper